Mutsuz olduğumda annem sonsuz gül bahçeleri düşünmemi söylerdi , gözlerimi kapatır beyaz güller hayal ederdim.
Bugün uykunun tutmadığı vakitlerde ben yine gözlerimi sonsuz bahçelere kapatıyorum.
Açtığımda ne güller nede güzel bir bahçe karşılıyor beni
Asla geçmeyecek izler bırakan bir kaç söz dışında.
Sonra yine ben;
-Gözlerimi hayatımdaki eksikliklerle açıyorum.
Gün içinde olan biten ne varsa unutuyorum.
2 kadeh sohbete hüznümü meze ediyorum
Bana ne yapıldıysa bir bir hepsini affediyorum.
Ben gözlerimi bu gece , kalbimi kör edenlere kapatıyorum.
Öyle bi baktı ki gözlerime, bian kirpiklerimden aşağıya soğuk sular döküldü.
-Hissettim.
Duygu yoğunluğu fazlaydı an ve an.
Koşarak uzaklaşmak bile fayda etmezdi yanından.
İnanırım dediğinde içimden geçenleri bilseydi.
Biliyorum bensiz bile inandırırdı kendisini.
Aşktan her bahsedişinde gülümsedi.
-Birileri tarafından yarım bırakılmış gibiydi.
Tamamlanmamış, tamamlanamazdı sanki.
Çok fazla şey barındırıyordu içinde
-Bir çok yüz ve ses gibi.
Ben ne kadarını kapladım siyah beyaz o fotoğrafının.
-Bir çok kadın gibi
Bilmiyorum..
Neyseki ellerim her daim soğuktu benim.
-Kış gibi.
Hissetmez, hissettirmezdim sıcaklığımı.
Yansa da bahçem ses çıkarmazdım hiç bir yokluğa.
Sevdiğim bi arkadaşım demişti
Ayazdan da kaçılmazdı.
Zaten kaçmakta bana göre değildi.
Yine de gitmem gerektiğini biliyordu .
Ben hiç bir zaman emin olamadım ama yanında yaşlanacağıma
Yüzüm kaldığında avuçlarının arasında
Sadece onu izledim
Gözlerinin çekikliği, gülüşünün eşsiz güzelliği derken
Kalan zamanımı onu düşünmeye adadım
Sahi yalnız kalır mıydı gittiğimde?
Olsun sonbahar ilkbahar derken geçerdi zaman.
Kar bile yağardı en güzelinden.
Denizin üzeri buz tutardı nefesleri üşütmeden..
Yıldızları sayardı ,
Belki günlere küskün mevsimleri sarardı elleri.
Kitabının son sayfasına geldiğinde,
Varlığımı sorgulardı.
Merhaba blog ahalisi :)
Deeptone derken içimde cıvıl cıvıl bişeyler oluyor hani şu nam-ı değer '' Sade Ve Derin ''
Size burdan onu okuyun takip edin falan diyemem çünkü zaten onu yakından tanıyorsunuz tanımayan arkadaşlarımız varsa çok şey kaybediyorlar söyleyeyim :)
Mimize başlayalım o halde ;
1. Soru: Nasıl blog yazmaya başladınız?
Nasıl mı başladım öyle pek bir hikayesi yok zaten bol bol yazıyordum blog açmadan önce. Sadece diğer insanların duygularına tercüman olmak, benim gibi yazarları keşfetmek istediim başladım acaba nasıl yaparım falan diye gezi yazıları yazıldığını duymuştum ama birde baktım ki benim gibi yazarlarda varmış , konular temalar baya bir genişmiş hatta yemek blogları, anne blogları, kitap , kore filmleri , animeler.. Sonuç ;burdayıım !
2. Blogunda daha önce yazmadığın bir tarzda yazsan bu ne olurdu?
Kesinlikle psikoloji üzerine olurdu mesela bu her makalede tek bir psikolojik bozukluğu açıklardım, obsesif kompulsif , depresyon belirtileri gibi gibi. Küçük testler olurdu belkide.
Ama yinede yazabilirim ilgi çekici ve bilgilendirici olabilir :)
Çünkü ben bu tarz kitaplar okuyup insanları analiz etmeyi severim uzun zamandır okuyamıyorum lakin kolları sıvarsam tekrar araştırmalara başlayabilirim.. :)
3. Bloglarda okumayı en çok sevdiğin konular nelerdir?
Duygusal yazıları , kitap yorumları birde film yorumlarını okumayı çok seviyorum. Moda bloglarını da unutmamak lazım tabii :)
4. Hayatta yapmayı en çok istediğiniz üç şey?
Hayatta yapmayı en çok istediğim şey muhteşem şarkılar söylemek yani sesimin güzel olması gerekirdi bunun için ama yeterince iyi değil tabii , başka izmirde küçük bi ev istiyorum denizi görsün balkonu şirin olsun :) Bloglarım çok okunsun istiyorum birde. Bu kadarcıkk yahu pekte bir şey yokmuş :)
Sanırım sorularımız bukadar şimdi ise size bol bol okuduğum yazarları söyliyeyim ;
Buzlu Kalem
Acemidemirci
Kişisel Blog- Karapazarlar
Turgay Aksoy
Engin Ergin
Güzel ve kültürlü
Kafa Dergi
Enver Peker
Birde bana çok yardımcı olan Musa Özsarı'yıda unutmamak lazım. Bloga yeni başlayanlar için inanılmaz bir kaynak.
Daha çookk var fakat şimdilik bunlar :)
-IHIM IHIM
Telefonlar akıllı diye kendi aklımızı kullanmaz oldumuşuz .Düşünün en son ne zaman sürükleyici bi kitabın başından 2 saat veya 1 saat kalkmadınız.
En son ne zaman telefonunuzun titreşiminden uzak biriyle koyu bi sohbet ettiniz..
Uzun zaman olmuştur tabi..
-Bakmayın kiloda aldırıyor radyasyon :)
Zayıf bir kızın ağzından kilo almak yada vermek hakkında öğütler duymak kadar itici bir şey yoktur,bununda farkındayım.
Ama sağlıksız besleniyoruz. Kolaylaşsın diye hayatımız hep hazır yiyeceklere gidiyor gözümüz Buda bizi düzensiz bi hayata , günde bilmem kaç tane kahveye, fast food'a tombik tombik göbişlere itiyor.
Sağlıksız ilişkilerde kuruyoruz o ara o kadar kalabalık ki tanıdığım bazı insanların çevresi çin seddi olmuş dertlerini yol yapıyorlar milletin gereksiz sorunlarına.
Haa bu arada.
Snap twitter facebook gibi çeşitli mecralarda aşk acısı çekiyoruz hatta siyaset hakkında atıp tutuyoruz ya.
Çok sıkıldım şu 2 muhabbetten o yüzden uzun zamandır facebook yada twitter'ım yok .Okuduğum haberler yetiyor artıyor bile. Birde insanların aptalca olaylara bakış açısını okuyup sinirlenmek istemiyorum.
Biraz kafamızı kaldırıp kendi görüşümüz yeşermeden telefona eğilmeyelim.
Sosyal mesaj içeren bu yazım cahil insanlara,lütfen kibar ve bilinçli insanlar üzerine alınmasınlar.
-Ne diyorduk azıcık kaldıralım kafaları :)
Belki 2 kişinin laf dalaşında araya sıkışan piyonlarsınızdır.
Belki azıcık ilerde size gülümseyen mutlulukları erteliyorsunuzdur o kavgalar yüzünden.
Belki konuşulacak çok şeyiniz vardır da susuyorsunuzdur.
-Bilemiyorum azizim;yeni bir gezegen bulana kadar çit çektim ben fikirlerime.
Yine toparladım tüm olmazları bavuluma , derli toplu olmanın bir işe yaramadığı hayal dünyamda oradan oraya savruluyorum..
Gözlerin ne zaman gelse aklıma sağıma dönüp solumu yokluyorum.
Nefes bile almak zor geliyor bazen , saçlarımı topluyorum..
Ben de çok özledim demek için can atıyorum sonra (de'ler ayrı)
-De'ler bile ayrıyken diyorum , nasıl kavuşuruz aynı şehirde ?
İmla hatası gibi çökerken yokluğun baş ucumdaki pervaza
Kalabalık bi şehre hapsedilmiş gibi bakma şimdi yüzüme
Yalnızsın biliyorum.
Yüzüne dokunduğumda ıssızlaşan nefesini hissettim.
-Yalnızım biliyorsun
Ellerimi tuttuğunda hızla atan kalbimle dip dibeydin
Sessizliklerin arkasına sakladıklarımı duydun
Senin kadar yaşanmışlık biriktiremedim belki
Ama bir hikayem var benim
Eskiden , çok eskiden kalma
Buralar masmaviyken , hani şu köpek balıklarının japon balıklarından korktuğu mevsim
Rüzgarın dönüp dolaşıp seni bana getirdiği zamanlar ..
Söylenen her şeye inandığım vakitlerde ben tüm masumiyetimle
-Sadece sevdim.
Şimdi var ile yok arasında gidip gelmek istemiyorum.
Abajurun sarı ışığı vursun yüzüme , yüzünü izlemek istiyorum
Bende can atıyorum uçurumlardan sana bakmaya.(de'ler ayrı)
En ince yerinden kopuyor sonra yıldızlar.
Dünyaya sarkıyor tüm dilekler.
Kafamı kuma gömmenin hiç bi işe yaramadığı bu şehirde hızla yükseliyor net ağırlığım.
Ne diyordum ''Ama bir hikayem var benim''
Geçmişin baş ucunda , şimdinin kıyısında.
Ben en çok naneli limonatasını severdim annemin . Öylesine yazdan kalma bir alışkanlık işte.
Bazen ne yapsam diye düşünüp bahçemizi temizlerdim, sulardım birşeyler ekerdim sanırısınız yaşım 60..Arkadaşlarım denize giderlerken ben alışverişe gidip salatalık malzeme , bol bol kahve (favorim ;sütlü kopüklü) ve kuru meyve alırdım.. Ön balkonumuzdaki salıncakta kitap okuyup annemin hadi sofrayı kurucaz yardıma gel çağrısını alışım bile paha biçilmezdii.
Yemekten sonra rutinimdir benim salıncakta oturup hala yemek yiyen ananeme laf atarım.:) Pek bir şirindir kendisi , nezaman eksik birşey görse tamamlamaya çalışır.. Annemde öyledir güneş sarısı saçlarıyla hep meşguldur. Hayatını bize adadı. Ablam ve bende bunu hakkını vermeye çalışıyoruz tabiki. Hayallerde artıyor biz büyüdükçe okul bitsin güzel bir işe girip izmire yerleşmek istiyorum. Annemi de alırım yanıma , ablam desen tatillerde gelir..
Hayaller gerçek olmasını en çok istediğimiz şeye koşar adım götürürler bizi. Bu yüzden gözlerimi kapattığımda yapmak istediklerimi düşünürüm.. Hayatın benden aldıklarını bir bir geri kazanmalıyım çünkü.
Annemde hayal kurmaya itti beni karamsar olmadan herseye pembe camli gözlüklerden bakmayi öğretti, biraz bahsetmeliyim ondan size ;
Bir kadın düşünün hayatını kızlarına adamış , ne kadar zorluk ve yalnızlık varsa her seferinde bize sarılmış. Gençliğinin en güzel zamanlarını veremem belki ama olanları unutturabilirim anneme. Neyse ne diyordum yarım kaldı birden en son ananeme laf atıyordum heralde. Sonra kahveler yapılır ben hazırlanırken hadi kahve iç öyle çık sesleri yükselir ev ahalisinden. Makyajımın yarısında kıramam oturur kahve içerim ,sohbet koyulaşınca geç kalırım beklenen yerlere. Hızlı hızlı giyinir çıkarım sonra koşar adım. Küçükkuyu sahiline gideriz kimi zaman kordonda gezeriz biraz. Sonra ufak bi pub'a oturup bira söyleriz denize karşı.
Mis gibi hissettirir hava.
En sevdiğim bira da corona oldu kuş adasına gittiğimden beri. Orada denemiştim arkadaşımın tavsiyesiyle hafif bişey lezzetli geliyor içtikçe Meksika birasıymış . Favorilere aldım denemeyenlere şiddetle tavsiye ederim..
Bunları neden mi yazıyorum..
Yaz geldi malum sizin planınız nedir bu yazz?
Uzun zamandır insanlara nasıl faydalı olabilirim diye düşünüyorum.. Onlara iyi davranarak mı ?
Yoksa kendimin bile dinlemediği tavsiyeler vererek mi yardımcı olabilirim.Yoksa küçük küçük kartpostal yapıp onların nasıl süslendiği hakkında ipuçları mı vermeliyim ? Yok yada yemek tariflerinden mi başlasak bloglara.. Bunları acilen boş veresim var bakmayın siz bana.
Güzel yemek yapmayı da beceremiyormuşum hem ben.Dün mutfağa gireyim dediğim yumurtayı masanın üzerine kırdım :)) Arkadaşım bunu görmesin diye türlü numaralar denedim ama malesef başarılı olamadım bana dönüp gülmeyi ihmal etmedi kendisi. Bu işleri benden daha iyi biliyor yalan yok. Galeta unlu tavuk yapamadım resmen.. Neyse ama doyduk yani,makarnayı müthiş yapmışım. :)
Tarifi için sayfamda yemek tariflerim kısmına bakabilirsiniz.
Öyle bir kategori yok sayfamda . Ben anca yazmayı becerebilirim siz ben eskimeden bol bol okuyun en iyisiii.
Bu arada söylemeden geçemeyeceğim ben kendini aşırı seven insanları anlamıyorum. Nasıl yetiyorlar kendilerine , ben hala beğenemiyorum kendimi.. Daha fazlasını istiyorum hep. Onlar nasıl süper egolarıyla pireyi deve yapıyorlar ? Bu kısım hala onların sırrı.
Böbürlenmeyin hey !
Hoş görünüz ve saygınız var olduğu sürece mutlu olur insanlar sizinle iletişim kurmaktan. İletişim demişken önemli tabi ben öyle pek iletişim yanlısı değilim uzun uzun anlatamam kendimi sanki ifade edemeyecek gibiyim bazı şeyleri , yanlış anlaşılmaktan korkuyorum hala . İnsanlar yanlış anlamaya müsait çünkü herkes ses yarışması içerisinde.. ''Kimin sesi daha yüksek çıkacak acaba ''diye kapı eşiklerinde bekliyorlar. Mutlu sonlara da inanmıyorlar sanırım onları tamamlayacak vücut henüz doğmamış gibi, arayıp duruyorlar herkesin birazcık kafası güzel sankiii.
Sizin gurur duyulacak neyiniz var neyi en iyi şekilde yapmak istiyorsunuz ?
Bir ton soru var biliyorum kafanızda. Kahvenizi yapın hadi güzel bir müzik eşlinde. Az biraz düşünün kışı yeni atlatmışken , yaza böyle girerken.
11 YORUMLAR
YORUMUNUZU BEKLİYORUM:)